CEHENNEM AZABINDAN KURTULMAK
Peygamberimiz sık sık:
«Ey Rabb'imiz! Bize dünyada ve âhirette iyilik ver. Bizleri cehennem azabindan koru.» diye duâ ederdi.
(Buhari)
Peygamberimiz bir gün sahabelere hitâb ederken:
«iki önemli konu olan cennet ile cehennemi hiç bir zaman hatırınızdan çıkarmayınız» buyurdu,
bu arada gözlerinden süzülen yaslar sakalının her iki yanını da ıslattı. Sonra sözlerine söyle devam etti.
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ahiret ile ilgili olarak benim bildiklerimi bilseniz,
toprak üzerinde gezinir ve başınıza toprak serperdiniz.» (Ebû Ya'lâ dan)
Bir gün Peygamber ´imiz Cebrail (A.S)'e «Niye Mikail (A.S)'i hiç gülerken germedin mi?» diye sorunca
Cebrâil (A.S) de O'na «Mikail (A.S)' cehennem yaratıla beri hiç gülmedi» diye cevap verdi.
Cehennemin kapıları (tabakaları)
Cehennem'in yedi kapısı veya tabakası vardır. Bu kapı veya tabakalar şunlardır:
1- Cehennem: Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır.
Cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün, özel olarak da en üst tabakasının adıdır.
Kur'an-ı Kerîm'in yetmiş yedi ayetinde geçmektedir.
2- Lazâ (Halis ateş): Kur’an’da bir yerde geçmektedir. “Bedenin uç organlarını söküp koparan “
diye nitelendirilmektedir.
3- Saîr (Tutuşturulmuş, alevli ateş): Kur’an’da biri fiil şeklinde olmak üzere on yedi ayette geçmektedir.
4- Sakar (Şiddetli bir ısı ile yakıp kavuran,yaktığı şeyi tüketircesine tahrip etmekle birlikte sönmeyip
yakmaya devam eden ve insanın derisini kavuran): Dört yerde cehennem kelimesi yerine kullanılmıştır.
5- Hâviye (Uçurum, derin çukur): Kur’an’da yalnız bir yerde geçmektedir. Kâria, 101/9–11)
6-Hutame (Kırmak, ufalayıp tahrip etmek)
7- Cahîm (Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi yüksek ateş): Kur’an’da altı ayette geçmektedir.
Hadislerde Cehennem
"Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
"Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı.
Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır." [Tirmizi]
"Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
“Sizin şu yaktığınız ateş, cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür. Oradakiler;
Vallahi ey Allah’ın Rasülü! bu kadarı da (dünya ateşi kadar da olsa) yeterlidir dediler.
Rasülullah (s.a.v):
O ateş bu ateşten altmış dokuz kat daha fazla şiddetli kılındı. Cehennem ateşinin her bir katı
dünya ateşinin şiddeti kadardır”[Buhari]
"Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
“Ateş cehennemliklerin bazılarının topuklarına kadar ulaşır. Bazılarının dizlerine kadar ulaşır,
kiminin uyluklarına kadar ulaşır, bazılarının ise kürek kemiklerine kadar ulaşır” [Mslim]
"Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
"Cehennem, Rabbine şikâyet ederek: "Ey Rabbim! Bir parçam diğer bir parçamı yemektedir" dedi.
Bunun üzerine, Allah ona, iki nefes almaya izin verdi: Bir nefes kışta, bir nefes de yazda. (Yazdaki nefesi)
sizin rastladığınız en şiddetli sıcaktır. (Kıştaki nefesi de) sizin rastladığınız en şiddetli (soğuk olan)
zemherirdir."[Buhari]
"Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
“Son derece sıcak su başlarından aşağı dökülür, bu su geçtiği yerleri yarıp yol açarak kişinin karnına kadar ulaşır.
Karnının içindekilerini de iyice eritip parçalayarak, ayaklarından çıkar. Sonra o kişi yeniden eski haline döndürülür” [
Tirmizi]
"Resûlullah (a.s) buyurdular ki:
— Ey insanlar, ağlayınız. Ağlayamıyorsanız, hiç olmazsa ağlamaklı olunuz. Çünkü Cehennemde cehennemlikler yanaklarında kanal gibi yarıklar belirinceye kadar yaş dökerler. Sonunda yaşlar kuruyunca da gözleri
irinleşinceye dek kan ağlarlar. (Ebû Ya'la dan)
Bir gün Cebrail (A.S), alışılmamış bir zamanda Peygamberimize geldi.
Peygamber 'imiz ona:
Niye senin rengini değişik görüyorum diye sordu. Cebrail (A.S) «Ulu Allah su sırada cehennem körüklerine
islesinler diye emir verdi de sana onun için geldim dedi.
Peygamberimiz ona «Ya Cebrail (A.S), bana cehennemi anlat» dedi. Bunun üzerine Cebrail (A.S) söyle dedi:
-Ulu Allah emir verdi de cehennem bin yıl yandı. Sonunda bembeyaz oldu. Arkasından yine ona emir verdi de
bin yıl daha yandı. Bu defa kıpkırmızı oldu. Daha sonra ona yine emir verdi de bin yıl daha yandı. Sonunda
simsiyah oldu. Simdi o kapkaradır, ne kıvılcımı ışık verir ve ne de ateşi söner.
-Seni, hakki bildirmek üzere peygamber olarak gönderen Allah’ın adına yemin ederim ki, eğer cehennemden
iğne burnu girecek kadar bir delik açılsa hararetinin yüksekliğinden dolayı yeryüzündeki bütün canlılar ölürdü.
-Seni, hakki bildirmek üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, eğer cehennem
korucularından biri yeryüzü halkına görünse, yüzünün korkunçluğunun ve bayıltıcı kokusunun tesiri ile hepsi ölürdü.
-Seni, hakki bildirmek üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ulu Allah’ın kitabında bahsettiği cehennem zincirlerinin bir halkası yeryüzü dağları üzerine indirilse, dağlar çöker ve bu halka yerin en alt tabakasına inmedikçe duramazdı.»
-Peygamberimiz duyduklarının bu noktasında "Yâ Cebrail (A.S), yeter. Yoksa kalbim yuvasından fırlayacak ve öleceğim" dedi.
-Bu sırada Peygamber `imiz Cebrail (A.S)'in ağlamakta olduğunu gördü. Bunun üzerine Peygamberimiz ona
«Yâ Cebrail (A.S), Allah Katı’nda bu kadar yüce bîr mertebenin sahibi olduğun halde sen de mi ağlıyorsun» dedi.
-Cebrail (A.S) Peygamberimize su cevabi verdi. Niye ağlamayayım? Asil benim ağlamam gerekir.
Belki de Allah’ın bilgisine göre durumum bu günkünden değişiktir. Bilmiyorum, belki de önceleri meleklerden biri olan şeytanın başına gelen felâket, benim de başıma gelir. Bilmiyorum, belki de Hârut ile Mârut'un baslarına gelenler, benim başıma gelir.»
-Bunun üzerine Cebrail (A.S) ile Peygamberimiz birlikte ağlamaya başladılar. Nihayet söyle bir ses geldi.
-Ey Cebrail ve Muhammed Allah sizleri kendisine âsi olmaktan korumuştur.» Bu sesin arkasından Cebrail (A.S)
tekrar göğe yücelir. Peygamberimiz de biraz sonra dışarı çıkınca gülen ve eğlenen bir Ensar gurubuna rastladı.
Onlara söyle buyurdu:
-Önünüzde cehennem varken nasıl gülebiliyorsunuz? Benim bildiklerimi bilseniz, az güler çok ağlardınız.
Gırtlağınızdan ne bir lokma yemek ve ne de bir yudum su geçmezdi. Yüksek dağlara çıkarak Allah’a yalvarırdınız.
Bu sırada söyle bir ses geldi:
-Ya Muhammed! Kullarımı umutsuzluğa düşürme. Ben seni, çetin gösterici olarak değil, ancak müjdeleyici olarak gönderdim.
Bunun özerine Peygamberimiz: Doğruluktan ayrılmayınız. Allah'a yakin olunuz, buyurdu. (Taberânî)
CEHENNEM EHLİNİN ALAMETLERİNDEN
1- Zarûratı diniyyeyi inkar, İslam dininin temel prensiblerini inkar, kişiyi Cehenneme sevk eder:
“Ayetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüş olanlara gelince; işte Allah’ın, meleklerin ve bütün
insanların lâneti onların üstündedir. Onlar ebediyyen o lanet içinde kalırlar. Artık ne azabları hafifletilir, ne de onların yüzüne bakılır.” (Bakara, 161/162)
“Şüphesiz ayetlerimizi inkar edenleri, gün gelecek bir ateşe sokacağız. Onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki, acıyı duysunlar. Allah daima üstün ve hakîmdir.” (Nisa, 56)
Hz. Ömer bir gün;
«Derileri her eridiğinde azabı duysunlar diye onlara başka bir deri veririz.» (Nisa - 56) Mealindeki ayeti
okuyarak Ka'b Ibni Ahbâr'a «Bu ayeti tefsir et. Eğer doğru söylersen, sözlerini tasdik ederim.
Yanlış söylersen sana karşı çıkarım, dedi.
Bunun üzerine Kâ'b, âyeti tefsir etmeye girişerek:
«Ademoğlu cehennemde yanarken derisi ya bir saat içinde veya bir gün içinde altı bin kere yeniden yaratılır»
dedi. Hz. Ömer «Doğru söylüyorsun» dedi. (Beyhâkî)
2- Kötülüğü emretmek, iyiliği nehyetmek; cehennemliklerin alametlerindendir:
“Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil) birbirlerindendir. Onlar kötülüğü
emreder; iyiliği
nehyeder. Allah, bunlar için ebedî kalacakları Cehennem ateşini va’detti. O, onlara yeter
. Allah onlara
lanet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır.” (Tevbe, 66-67)
Peygamber Efendimize, “Emri bilmaruf, nehyi anil münker ne zaman terk edilir!” diye sorulmuş.
Cevabında:
“Hayırlı adamlarınızda gevşeklik, hakkı savunmada çekimserlik hali görüldüğü, fena adamlarınızda
fuhuş ve zina çoğaldığı, idarî işleriniz küçüklerin ve ayak takımının eline geçtiği, fıkıh ilmi de rezil
kimselerin eline düştüğü vakitte.” buyurmuştur. (İbni Mace)
3- Dinin emirlerinin bir kısmını kabul etmek, bir kısmını ise benimsememek de kişileri cehenneme sevk eder:
“Allah’ı ve Peygamberini inkar edenler ve (inanma hususunda) Allah ile Peygamberini birbirinden
yırmak isteyip,
“Bir kısmına iman ederiz, ama bir kısmına inanmayız.” diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında
bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte gerçekten kafirler bunlardır ve Biz, kafirlere alçaltıcı bir azab hazırlamışızdır.” (Nisa, 150-151)

4- Günaha dalmak da Cehennemlik alametlerindendir:
“Şüphesiz zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir. O, karınlarında maden eriyişi gibi, suyun kaynaması
gibi kaynar. Allah, zebanilere emreder. Tutun onu Cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap
olarak kaynar su dökün. (ve deyin ki) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin! İşte bu
şüphelenip durduğunuz şeydir.” (Duhan, 43-50)
Zakkum ağacı ile ilgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“Eğer zakkumdan bir damla dünya denizlerine akıtılsa idi, dünya ehlinin maişetlerini ifsad edecekti.
Acaba yiyeceği zakkum olanın hali nice olacaktır.”
5- Miraçdan örnekler:
Peygamberimiz (sav): “Bir kavim gördüm ki dudakları deve dudağı gibi. Bunlara bir takım memurlar
müvekkil kılınmış, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, aşağılarından çıkıyor.
“Yâ Cibril bunlar kimdir?” dedim. “Yetimlerin mallarını zulmen yiyenler.” dedi.”
Peygamberimiz (sav): “Bana Cehennem gösterildi. Orada çeşitli şekillerde azap gören kavimler gördüm.
Dudakları deve dudağı gibi bir kavim gördüm. Cife, pislik yiyen zinakarlar. Kendi etlerini yiyen gıybetçiler
yerlerde ve Firavun hanedanının ayakları altında çiğnenen faizciler. Baş aşağı ayaklarından asılmış.
Zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlar gördüm.
Peygamberimiz (sav): Bir kavim gördüm ki önlerinde güzel etler varken cife olan kokuşmuş etleri yiyorlar.
“Bunlar kim, ya Cibril?” dedim. “Bunlar zinakarlar.” dedi. “Allah’ın helal kıldığını bırakırlarda haram
kıldığını yerler.”
|